Friday, December 28, 2007

Mutlu Yıllar!!!!


2008 yılı dilediğiniz gibi geçsin.. Kocaman sevgilerimle:)))

Tuesday, December 18, 2007

Kış Etkinlikleri


Biz ailecek kış geldi diye alışveriş merkezlerine tıkılmayı reddediyor, yaşadığmız şehri kimi zaman banliyö trenleriyle, kimi zaman dolmuşta, otobüste, çoğu zaman da yürüyerek keşfetmeyi seviyoruz. İşte size geçen Pazar günü hatırası.. İki minik canavarla Kayaş macerası:))

Monday, December 10, 2007

Bengi'ciğimin Çizimi ve Yeni Yıl Heyecanı!!!


Geçen hafta çizimlerin arasına boğulmuşken, nefes bile alamazken,tam da bunalıp "imdaaaat" diye bağırmak üzere iken dünya tatlısı Bengi'ciğimden bir mail geldi:) Bir önceki haftasonu birlikte Kiki'min dükkanının açılışına katılmış, kendisine turuncu saçlarıma attırdığım kırmızı balyajlar ile şov yapmıştım:)) Bir de ne göreyim, Bengi'cik sürpriz yapıp çizivermiş beni:)) O kadar mutlu oldum ki o an anlatamam..Teşekkürler Bengi'cimmmmm:)))

Ve deee aşağıda görmüş olduğunuz yeni yıl kartı sevgili Elif'in atölyesinde yapmış olduğumuz çalışma:) Vallahi herşey oldukça masum başlamıştı aslında..Ama ortaya bu çıktı sonunda:)) Ne yapalım, bu yıl da böyle olsun:)) 2008 yılında herkesin tüm hayalleri gerçek olsunnn:))

Friday, November 09, 2007

Cat on a Hot Tin Roof


Bu hafta sonu izlenecek filmler arasında bulunan Cat on a Hot Tin Roof filmi için çizilmiş ufak bir deneme...

Thursday, October 04, 2007

Tübitak 7. Buluş Şenliği


O kadar heyecanlıyım ki anlatamam! Bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Buluş Şenliğinin maskotunu ve tanıtım için kullanılacak çizimleri tamamlamak üzereyim. Üstelik şenlik kapsamında iki tane de atölye çalışmam var:)) Bir tanesi 3-6 yaş grubu çocuklar için çizim atölyesi, diğeri ise ilköğretim çocukları için tasarım atölyesi. Ana tema "atıklar" aylardır çöp topluyorum bunun için:)) Çocuklara vereceğimiz konu dahilinde belli başlı atık malzemeler ile tasarımlarını yapacaklar, eminim şenliğin sergisi çok eğlenceli olacak!
Bununla da bitmiyor, yetenekli, üretken arkadaşım Kiki'ciğim de "Kukla Atölyesi" verecek:) Bende onun asistanı olacağım:))) Neler yaptıracağını ise yazmıyorum sürpriz olsun:))
Kayıtlar için Buluş Şenliği linkini tıklamanız yeterli.. Tüm buluşçuları ve meraklı minikleri bekliyoruz:)))

Saturday, September 29, 2007

He-Art'ta Atölye Çalışması ve 32.Yaş Kutlaması!


Hayatımı ikiye ayırmıştım bundan 4 yıl önce, çocuklardan önce ve çocuklardan sonra diye...Sanırım yeni bir yol ayrımı daha geldi, ekolini tanımadan önce ve ekolini tanıdıktan sonra:)) Yaklaşık üç haftadır sevgili Elif'in tasarım atölyesinde İllüstrasyon Atölye Çalışmasına devam ediyoruz Tübitak Bilim Çocuk ekibi olarak (Dünya tatlısı editörüm ve canım yazarım ile:) Herkes kendi ilgi alanı dahilinde çalışıyor, keşfediyor ve inanılmaz eğleniyor tabi ki:) Ben mesela boyama konusundaki eksiklerimi gidermeye çalışıyorum. Elif sağolsun muhteşem bir şekilde anlatıyor, püf noktalarını gösteriyor, tüm bilgisini bize aktarıyor. İnsan bir boyaya aşık olur mu??? Ben oldum işte..Ekolin inanılmaz güzel bir boya. Parlak renkli, transparan, kağıt üzerinde adeta süzülüyor. Şu an birbirimizi tanıma aşamasındayız ama eminim ki yakın zamanda ahenkle dans edeceğiz desenlerimin üzerinde:)) Buradan çok tatlı Elif'e ve sevgili eşine yeniden koskocaman teşekkürler ediyorum ofislerinin kapılarını bize açtıkları için. Eğer illüstrasyon ile profesyonel olarak ilgilenen ve kendini geliştirmek isteyen varsa çekinmeden iletişime geçsin He-Art ile.


Bir de unutmadan..Yarından itibaren 32. yaş kutlamalarıma başlıyorum:))) Tüm dileğim hayatımın sonuna kadar ailemle birlikte çizgi film tadında renkli bir yaşam sürmek :))

Friday, September 21, 2007

Mutluluğun Resmi:)


Sevgili Bengi'cim benden mutluluğun resmini çizmemi istemiş..

Mutluluk;
Canım Bengi'min Pazar sabahını benim için feda ederek erkenden kalkıp müthiş zarif bir kahvaltı masası hazırlaması, mis gibi krem rengi koltuklarının üzerinde elinde reçelli ekmekle zıplayan Arda'ya göz ucuyla bile bakmaması, O güzelim yepyeni hasır Amerikan servislerini kızak yapıp salonun dört bir yanını dolaşan Deniz'e rağmen yeniden ailecek gelmemiz için bin kere davette bulunmasıdır:))

İşte Bengi'cim sana mutluluğun resmi:))
İyi ki tanımışım seni canım arkadaşım..
Sana koskocaman sevgilerimizi yolluyoruz Büyükgüral Ailesi olarak:))))

Monday, September 10, 2007

Harika Cumartesi


Sadece 24 saat sürdü, ama hayatımın en keyifli Cumartesi günüydü. Tuba'ya Gamze'ye ve Gözde'ye İstanbul'dan Filiz'ciğime koskocaman sevgiler:)))

Wednesday, August 29, 2007

Deniz Altında Yolculuk


Bu hikaye panosunu Ağustos ayına ait Meraklı Minik dergisi için çizdim. Çocuklar için çizim yapmayı o kadar çok seviyorum ki...Herhalde yeniden dünyaya gelsem yine yaratıcılığımı kullanabileceğim bir işim olsun isterdim.
Bir kere dünyaya ve yaşama farklı açılardan bakmak çok eğlenceli..İçine sokulduğumuz monoton düzenden ben çizerek kurtuluyor ve ruhumu özgür bırakıyorum.. Eminim herkesin bu şekilde kendisini ifade edebileceği farklı yollar vardır. Galiba önemli olan bu yolu bulup yorulmadan üşenmeden yürüyebilmek!
not: yoğunluktan el boyamalarımı aksattım ama kısa süre içinde yeniden başlayacağım..

Thursday, August 16, 2007

Kuaför Macerası


Sıcak yaz günlerinde uzun saçlarım içime fenalıklar veriyor, sürekli toplamak zorunda kalıyordum. Nihayet bugün iş çıkışı kendimi kuaföre atıp bir sürü model pazarlığından sonra çizimdeki gibi bir saç kesimine sahip oldum. İki saatin tam olarak bir buçuk saatini " Ama.., ama..., ama...." 'lar ile geçirmiş olsam da sonuç fena olmadı gibi:)

Tuesday, August 14, 2007

Kiki'nin Mercimek Günü



2006 yılının soğuk bir Aralık gecesi Kiki'ciğim tarafından arandım.
Mercimek gecesi yaptığını ve mutlu olmak istiyorsak mutlaka orada bulunmamızı tembih etti.
Hemen Çakıl'la birlikte gittik tabi ki:) O gece Kiki'ciğimin muhteşem mamalarını yerken hayallerimizden de bahsettik, geç saatlerde de evimize döndük.
Veee, herşey o geceden sonra başladı:)
1 ay sonra bir evimiz oldu:) Çakıl'cığım İstanbul'da iş buldu:) Ben hayatta en çok istediğim, sürekli çizim yapabileceğim bir işe girdim:) Bülo'cum doktorasını bitirdi:)
Kikicim sağolsun hepimizi ihya etti:)) Tabi bu sırada kendisi de muhteşem başarılara imza attı. Bloga yazdıkları bunların yarısı bile değil!
Yani sonuç olarak başarısı tastiklenmiş bir mercimek olayımız var ve ben bu sene Kiki'cim çağırmasa bile mercimeğimi kapıp kapısına dayanacağım:) Benden söylemesi....:)

Tuesday, August 07, 2007

Bende de Var ki:)



Ne var ortalığı ayağa kaldıracak anlamıyorum. Tut ışığı, azıcık sıkıştır cildini , işte sana mis gibi 2007 model selülitler.

Bir tek bende mi var? Hayır.

Eee, o halde niye üzeyim ki kendimi diyorum ama olmuyor işte. Ne yapıyorum? İğrenç bitkisel karışımlar içip abuk subuk reçeteler uyguluyorum. Kurtulmanın yolu pek yok gibi ama bana eğlence çıktı işte:)

Wednesday, August 01, 2007

Bidonlu Başlangıç


Bundan böyle susuz günlere inat, suluboya çalışmalarımla devam edeceğim blog hayatıma...
Herkese sevgilerrr....

Thursday, April 19, 2007

Ara


Aslında kapatmaktı düşüncem blogu, ama kıyamadım bu kadar emeğe. Biraz kendimle kalmak için ara veriyorum. Dönerim mi bilmiyorum. Şu an tek istediğim bir süre iç dünyamda tek başına yaşamak. Mutsuz falan değilim ya da kötü birşey yok. Sadece içimden gelen biraz yalnızlık şu an. Umarım bu ara iyi gelir ve ben daha enerjik bir şekilde devam ederim bu renkli yolculuğa. Şimdilik çizimlerimi Meraklı Minik'ten takip edebilirsiniz:) Dönersem eğer bu sürede çizdiklerimi de sizlerle paylaşırım..
Herkese çok sevgiler.....

Wednesday, April 18, 2007

Poster


Bu ay Bilim Çocuk dergisi ile birlikte ek olarak verilen posterin bir kısmını yayınlıyorum..

Çok keyifli bir çalışmaydı.. Ben çalışma odamın duvarına astım bile:)

Tuesday, April 17, 2007

Alper'in Blogu


Flash konusunda kendinizi geliştirmek istiyorsanız eğer Alper 'in sitesini mutlaka ziyaret edin derim. Herkese Sevgilerimle....

Tuesday, April 03, 2007

Meraklı Minik Nisan Sayısı

Meraklı Minik'in Nisan kapağı şekilde görüldüğü üzere keçe canavarı olan Pino tarafından yapılmıştır:) Bu sefer bir adım daha ileri giderek farklı malzemeleri bir arada kullandım. Keçe, polimer kil, kağıt, tel, deri sicim, orlon ip ve kağıtları boyamak için akrilik boya.
Keçe şu sıralar en büyük ilgi alanım. Vakit bulursam keçeden toplar yapmayı öğrenmek istiyorum. Sanırım o iş için saf yün bulmam lazım. Bu konuda internette hiçbir bilgiye rastlayamadım. Bilen varsa bizimle paylaşabilir mi?
Herkese sevgiler:)

Saturday, March 31, 2007

1. Ankara'lı Kadın Tasarımcılar Çalıştayı:)

Eveeet...Uzun zamandır bloglar arasında yemek etkinlikleri, örgü etkinlikleri dil etkinlikleri ve bunun gibi birtakım farklı etkinlikler yapılıyor. Peki, tasarım etkinliği niye yapılmıyor! diyerek el altından Ankara'lı tasarımcı arkadaşları örgütlemeye karar verdim. Herkes sırayla evinde yapacaktı bu organizasyonu ve gelenler yanlarında getirebildikleri farklı malzemeleri alacaklardı. Böylece birbirimizle tasarım anlamında tekniklerimizi paylaşacak hem de günün sonunda belirlediğimiz tema doğrultusunda ortaya bir eser çıkaracaktık.
Önce Kiki 'yi aradım. Fikir hoşuna gitti. Sonra sırasıyla tanıdığım tasarımcı arkadaşlara elektronik posta adresleriyle ulaştım. İpek (AcemiAhçı), Bengi, Ceyda, ve Elif arasında mail trafiği başladı. Her nasıl olduysa arada gizli güçler sayesinde Defne 'de bu trafiğe dahil oldu:) Gelecek toplantımıza o da katılacak avukatımız olarak:))
Sonrasında bu toplantılar için bir tema belirleyelim dedik ve Bengi "bahar" temasını önerdi. Çok hoşumuza gitti ve bahar ile ilgili tasarımlar yapmaya karar verdik..
Uzun uğraşlar sonunda dün buluşmayı başarabildik:) Ne yazık ki Elif ve Bengi işleri nedeniyle yetişemediler ama Bengi'cik işyerinden güzel bir çalışma ile katıldı aramıza:)

Hemen dünün kısa özetini geçeyim.
Sabah saat 10:30 civarında (bu arada tasarım yapacağımız için herkesi gelebilecekleri en erken saatte çağırdım:) İpekciğim aradı. O kadar karışık tarif etmişim ki uzun süre bizim evin çevresinde araba ile dolandıktan sonra bize ulaşabildi. Gelirken yanında kocaman bir havuçlu kek, muhteşem tuzlu muffinler ve tavuklu salata getirmişti. Tabi bunların yanı sıra kocaman bir çanta ve sepet dolusu alet, dergiler ve incik boncukta vardı.
Sonrasında Kikicik geldi (yine sayemde araba ile 5 dakika evin çevresinde dolandıktan sonra:)aynı bölümden mezun olduğu arkadaşı Asuman ile..O da yine kocaman bir çanta dolusu malzeme ve de yanında kendi yörelerinden patatesli börek ile birlikte:)Eee, ortamda bu kadar yiyecek olunca hemen çaylar kahveler koyuldu ve bu lezzetli mamalar tadılmaya başlandı.. Kah kah kih kih derken aklımıza tasarım etkinliğimiz geldi:) Hemen onları hazırladığım minik atölyeye yerleştirdim:)
Kumaşlar, keçeler, kağıtlar, boncuklar, teller, polimer killer, türlü boyalar, yünler, iplikler kullanmasakta bir dikiş makinası ve de türlü türlü aletler emrimizdeydi.
Konumuz bahardı ama İpek "Tavuk" dedi :))) Hepimiz tavuk yapmalıydık..görevimiz buydu:) Şu anda yazamam neden diye sormayın:))) Neyse ha bahar ha tavuk nasıl olsa aralarında bir ilişki var diyerek kullanacağımız malzemeleri seçtik. Kakara kikiri başladık birşeyler tasarlamaya.. Asuman horoz yapmaya başladı, ipek civciv ve yumurtalar Kiki ve ben ise tavuk..Tabi ben ev sahibiyim ya Kiki'nin tavuğunu "-Sende nasıl olsa çok vardır" diyerek kaptım:)) Çok üzülmesin diye benimkini ona verdim:)
Ceyda aramıza öğleden sonra katılabildi. Onun da güzel bir projesi vardı ama gelecek sefer yapacak. Fikri çalınmasın diye yazmıyorum:) Kendisi etkinlik süresince asistanlık yaptı bize:)

(Bu İpek'in çantası..Bakın orada gizli bir tarif var..hemen not edelim :))

Bu da Kiki'nin malzemelerinden..Şukenarda görünen yaka iğnesini de yürütmeli mi acaba:)) Şimdi merak ediyorsunuz tabi ortaya çıkan tavukları:)) İşte buradalar kendileri.. Asuman'ın horozunu ne yazık ki yayınlayamıyorum çünkü becerememişim adamakıllı fotosunu çekmeyi..

Üstteki civciv İpek'in:)) Soldaki tavuk Kiki'nin sağdaki ucube ise benim:))) Aslında kıvır kıvır ibiği vardı ama çıkmamış..Becerememişim çekmeyi fotoları..Umarım diğer katılımcılarınki iyi çıkmıştır:))
İşte böyle..
İlk tasarım etkinliğimiz bu şekilde sona erdi. Ben kendi adıma acayip eğlendim..Hiç bu kadar gülmemiştim. Fotolarımızı yüzlerimizi eskitmeyelim diye yayınlamama kararı aldık:))) Kızlar! size beni kırmayıp geldiğiniz için çoook teşekkür ederim..Bir sonraki etkinliğe kadar hoşçakalın:)

Tuesday, March 27, 2007

Bu Çakıl için...


Nereden başlasam bilemiyorum. Çakıl için yazmak ne zormuş meğer. 18 yıllık bir dostluk sözkonusu olan. O ilk tanışma anı dün gibi aklımda. Yıl 1989. Ümitköy'e yeni taşınmışız. O zamanlar için dağın başı bir semt. Okul servisine biniyorum. Çakıl'ın yanına oturuyorum. Sanki 40 yıllık arkadaşmışız gibi bıdı bıdı inene kadar konuşuyoruz. O günden sonra hayatımın içine giriveriyor Çakıl.
Birlikte neler yapmadık ki..80'li yılların sonunda yaşadığımız için ilk gençlik dönemlerini anılar ayrı bir komik oluyor. Mesela şimdi duruyor mu hiç bilmiyorum, JB denen izbe, iğrenç bir bar vardı ve biz Cumartesi öğlen vakti burada yapılan partilere giderdik:) Sonra Tivoli vardı. Hayatımda ilk hamburgeri orada yemiştim Çakıl ile birlikte. Hem aynı semtte oturup hem de aynı okulda okuyunca tüm diğer arkadaşlarımızda ortak olmuştu zaten. Okulu birlikte kırar, sinemaya giderdik. Birlikte gittiğimiz ilk film Miss Daisy'nin Şoförü'ydü. Gittiğimiz ilk tiyatro Şinasi Sahnesi'nde Euripides'in Bakhalar oyunu.
Çakıl'ın bana aldığı ilk hediye ise bir kitaptı. Max Frisch'in Çarpık Sevda'sı. Şimdi elime aldım kitabı. 1987 yılında basılmış. Hemde ilk basım:) İşin en ilgiç tarafı bu kitabı Çakıl tam 3 kez imzalamış. İlki kitabı aldığı 1992 yılı. Şunları yazmış, "Doğum gününü kutlar, daha birçok doğum günü geçirmeni dilerim. Seni seven arkadaşın Çağıl."
İkinci imza 1996 yılınada atılmış. "Merhaba Pınar Hanım, Şu anda bu kitap bende. Bugünün tarihi 16.04.1996 demek ki aradan küçümsenmeyecek bir zaman geçmiş."
Üçüncü imza ise 2000 yılına ait. "Pır pır, Gelecek gelecek dediğimiz 2000 gelmiş geçiyor. Sen ödevinle uğraşıp duruyorsun ve başımın etini yiyorsun. Bakalım bir 8 sene daha geçince neler olacak. Öpüyorum, görüşmek üzere diyorum. Çakıl."
Evet Çakıl'cığım. Aradan 8 olmasa da 7 yıl geçti. Biz bu 7 yıl içinde yine dibine kadar gezdik eğlendik dedikodu yaptık güldük.
Buraya geldiğinde yeniden imzalatacağım bu kitabı sana. Ve bunu bir gelenek haline getireceğim. Sen 7-8 yılda bir imzalayacaksın bu kitabı ve biz birlikte yaşlanacağız:)

Tuesday, March 20, 2007

Vazgeçilmezlerim...

Sevgili Bembi beni sobelemiş vazgeçilmezlerim konusunda. Bir anne için vazgeçemeyeceği şey ne olabilir ki? Tabi ki bebeleri:) Yani en azından benim vazgeçilmezlerim onlar. Bir yıl ara ile dünyaya gelen ve birbirlerine hiç benzemeyen iki küçük canavar! Ama resimden de anlaşılacağı gibi ben onları yin yang sembolüne benzetiyorum. Hem bu kadar zıtlar hem de bu kadar birbirlerini tamamlıyorlar.
Şimdi diğer vazgeçemediklerimize değineyim zira onlar doğduktan sonra ben yerine biz kavramı giriyor hayatımıza. Yani benim tek başıma birşeyden vazgeçememe gibi bir lüksüm yok..Ya hep ya hiç şeklindeyiz şu aralar:)
Müzik Arda'nın hayatında büyük bir öneme sahip. Kerem Görsev hayranı. Yani öyle böyle değil. "Existence" albümü ile yatıp "Existence" albümü ile kalkıyoruz. Dinlemekten ve heryere taşımaktan haşat olan cd'nin yenisini alacağım. Bunun dışında klasik müziği çok seviyor.
Deniz ise hiphop çocuğu:) Oynak bişeyler olsun ona yeter:) Öyle fazla düşkün değil aslında müziğe. Genelde Arda'nın seçimlerine boyun eğmek durumunda kalıyor.
Süt yine vazgeçilmezlerimizden. Eve inek bağlasam daha karlı olur diye düşünüyorum. Günde 2.5- 3 litre süt tüketiyorlar.. Tanrım bunlar şimdi böyleyse büyüdüklerinde, ergenlik dönemlerinde ne yapacağım ben:) Sanırım kazan kazan yemek pişirmek durumunda kalacağım!!
Beyaz sabunu, minik kovalarımızı ve yüzen hayvancıklarımızı da seviyoruz banyo vakti geldiğinde. Oyuncak konusunda da "tek" olan herhangi bir şey her zaman için vazgeçilmezimiz olup uğrunda savaşlar verilebiliyor.
Belediye otobüsü ise yine aynı şekilde vazgeçilmez birşey bizim için. Uzay mekiğine binsek bu kadar heyecanlanmayız. Özellikle her durakta insanları uğurlamak, güzel hanım kızlarımıza öpücükler yollamak en keyifli işlerimiz arasında.
Bunların yanı sıra sokağa çıkmak, yeni yerler keşfetmek ailecek zevk aldığımız aktiviteler arasında. Hayat onlarla çok güzel bir şekilde akıyor ve umarım hep böyle devam eder...

Sunday, March 18, 2007

Eski Mısır esintilerinde Pink Martini ezgileri:))


Cuma günü öğle sularında.....
zırrr zırrrrrrr....
P: Alo
B: Pino
P: Evet (ara limonidir fazla yüz verilmez:)
B: Pink Martini:)
P: Gerçekten miiiiii:)) Canım benimmm..Seni çook seviyorummm..Heyooo...
B: Saat 8'e doğru geliyorum hazırlan..
P: Yaşasıııııınnn:))) Amaaaadooo Miiioooooo..Love me foreverrrrr..And let foreeeveeerrr beginnn toniiiiiight:))))

Çizim yaparken Pink Martini dinlemekten büyük keyif alırım..Arada yerimden kalkıp dans bile ederim kendi kendime..
Hiç aklımda yokken son dakika kendimi konserde bulmam çok büyük bir sürpriz oldu benim için. Çok kalabalıktı ama ben sahnenin önlerinde yer bulabildiğimden çok eğlendim..Konser hiç bitmesin istedim..

Hiç bitmesin istediğim başka şeyler de vardı..Mesela yukarıda yayınladığım çizimim..O kadar keyifle yaptım ki bu çizimi sanki o zaman diliminde yaşadım çizim süresince. Arda ve Deniz'i görüyor musunuz? Kovalamaca oynuyorlar:)) Ben ve Bülo ise son derece şıkız beyaz kıyafetlerimizin içinde..Tabi Bülo'cum bu sefer o dönemin gerektirdiği şekilde saçlı ve atletik olmak durumunda kaldı:) Demek ki antik dönemde yaşasak ve böyle bir aile olacaktık biz:)))

Monday, March 12, 2007

Çıkrıkçılar Yokuşu


Ankara'lı olup kale taraflarına gitmemek!!..çok ayıp çok:)

Friday, March 09, 2007

Açev ve Ben:)

O kadar heyecanlıyım o kadar mutluyum ki kelimelerle ifade edemiyorum. Hani aydınlık Türkiye diyoruz, hani önce eğitim diyoruz ya! İşte ben, doğuda kitap yüzü görmemiş elma yanaklı, çakmak çakmak gözlü, pırıl pırıl yavrularımıza eğitici çizimlerimle ulaşacağım. Onların minik dünyalarına bir pencere açabilmek, hayal dünyalarında ufakta olsa bir kıpırtı yaratabilmenin düşüncesi bile tarifi imkansız bir his yaratıyor üzerimde.

Ücretsiz elde edebilecekleri bu eğitimler hem çocuklara hem de annelere yönelik. Açev'in bu konuda çok başarılı projeleri var. Ve bende bu projelerin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum..

Thursday, March 08, 2007

Kadınlar Günü!

Bugün Dünya Kadınlar Günü. Hepimize kutlu olsun!

Saat 21:28 civarında eve gelen Bülo bana Dünya Kadınlar Günü hediyesi olarak 1 kg ayçekirdeği almıştır!! Bunu da buraya unutmamak adına yazıyorum:))
Saat 03:13
Çizimimi hala bitiremedim ve yapmam gereken 3 tane daha var..Bir yandan çizim yapıyorum diğer yandan Bülocuğumun getirdiği hediye çekirdekleri yiyorum..Ama çekirdeklerin tuzları tabletimin çizim alanı ile çerçevesi arasındaki incecik girintilere döküldü:( Ağlamak istiyorumm..Çekirdek yerken çizim yapmak çok zor:) Ve de tabletimmm:(( Gidip bir fincan kahve hazırlayayım kendime..Yoksa bu işi biraz zor bitireceğim sabaha kadar!!

Saturday, March 03, 2007

Kapak Kızı Oldum:)


Meraklı Minik Mart kapağını hazırladım ben:) O kadar büyük bir keyifle yaptım ki bu çalışmayı..rengarenk fon kartonlarından yararlanıp üst üste boyut vererek yapıştırınca ortaya bu tatlı kolaj çıktı.
Bugün ilk işim Dost'a gidip dergime sarılmak oldu:) Onu diğer dergiler arasında görünce çok duygulandım.. Sanki çocuğum yılsonu gösterisinde sahneye çıkmış gibi bir duygu yaşadım..
Buradan bana bu imkanı veren ve kesip yapıştırma konusundaki potansiyelimi ortaya çıkaran Meraklı Minik'in muhteşem ekibine koskocaman sevgilerimi ve öpücüklerimi yoluyorummmmm:))

Friday, March 02, 2007

Mart Ayı Takvimi


Mart ayında ne çok önemli gün varmışta haberim yokmuş!! Hem çok uzun çeken bir ay hem de bu önemli günler ..çok kalabalık oldu bu ay takvimimiz:)) Bir de çalışanları düşünüce bu kadar uzun çeken bir ay umarım çabuk geçer:))


Kocaman Sevgilerrr.....

Thursday, March 01, 2007

Bilim ve Çocuk


Şubat ayı Tübitak Bilim ve Çocuk dergisinde çok sevimli bir oyun hazırladık çocuklar için. Gezegenler Oyunu!
Amaç dünyadan yolculuğa başlayıp cüce gezegen Pluton'a ulaşmak.
Tübitak için çizim yapmanın en büyük keyfi verilen konu üzerinde önce dersimi çalışıp bilgi sahibi olmak:) Mesela şu anda Arda ve Deniz'in güneş sistemi hakkında sorabilecekleri sorulara karşı hazırlıklıyım:)
Herkese sevgilerrr..

Friday, February 09, 2007

Taşınıyoruzzzzz....


Bu yazıyı buz gibi bir odada toplanmış eşyalar arasından yazıyorummm..
Kış ortası taşınıyoruz bizzz...brrrrr....

Evliliğimizin 5. yılında 4. kez taşınma başarısını sağlayarak alanımızda bir rekor kırmış vaziyetteyiz. Artık usta olduk bu işlerde. Pino Nakliyat şirketi kursam yeridir. Gerçi elemanım Bülent biraz tembel ama olsun.
Yeni taşındığımız evin telefon ve ADSL bağlantılarının kurulması biraz vakit alabilir. O nedenle buralarda yokum bir süre.

Bir de yazmak istediğim başka bir konu var!
Geçtiğimiz hafta sevgili Lyn beni WWF 'nin başlatmış olduğu su kampanyasından haberdar etti. Ve de Türkiye'nin su fakiri olma yolundaki hızlı ilerleyişi konu alan yazısı ile durumun ne kadar ciddi olduğunu belirtti. Su ile ilgili 3 tane sorusu vardı cevaplandırmamızı istediği..

1.Sabah güne başlamak için kalktığınızda, suyun akmadığını gördünüz ve diyelim ki deponuzda da yeterince su yok. Ne hissedersiniz? Bu durum günün geri kalan kısmında sizi nasıl etkiler?
Nefret ederim!! Oldukça fazla söylenirim. En azından evde yüzümü yıkamama yetecek su kaynağı araştırırım:)

2.Akşam için, evde misafirleriniz olacağını düşünürsek; o gün su olmaması programınızı bozmaz mı?
Kesinlikle bozar. Çünkü mutfakta çalışırken sürekli bir elim sudadır.

3.Ya da iş dönüşü evde sizi rahatlatıp, günün stresinden arındıracak duşunuzu yapamadığınızı düşünelim. Ertesi güne de benzer şekilde başlamak durumunda kalacaksınız. Rahatsız olmaz mısınız?
Neyse ki evde çalışıyorum:)) Şaka bir yana bu da çok sinir bozucu bir durum çünkü kendimi bir yana koyayım 2 ufaklık var evde..ve de tuvalet eğitimindeler!! Gerisini siz düşünün:))

WWF'nin sayfasını okuyunca durumun düşündüğümüzden çok daha vahim durumda olduğunu görüyoruz. Şu an bizim yapabileceğimiz en azından suyumuzu tasarruflu kullanmak. İsraf etmemek.
Son olarak diyoruz ki "Bir damla su hayattır!"

not:çizim bu hafta Hürriyet Ankara'da çok minik ebatta basıldığından ben orjinalini yayınlıyorummm..

Thursday, February 01, 2007

Şubat Ayı İçin..


Yazıcıdan çıktısını alabilir..Şubat ayı için önemli notlarınızı üzerine yazabilirsiniz...
Herkese Sevgiler...

Monday, January 29, 2007

Hürriyet Ankara'da Bugün

Ben balığı öyle marketlerden falan almayı sevmiyorum. Şehir merkezinde işim olduğu zaman mutlaka uğruyorum Sakarya Caddesine, oradan alıyorum. Hem balıkçıların yanında bol yeşillik alabileceğim manavlar ve de ünlü Turşucu Hüsmen Ağa var..bence büyük alışveriş marketleri bu güzellikleri öldürüyor. Kahvaltılıkları şarküterilerden, eti kasaptan, sebzeyi manavdan almak istiyor insan..ama sanırım bu hayat şartlarında bu bile lüks kalıyor..Herşey hızlı olmak zorunda ya, kim gezecek o kadar yeri. Herşey derlenmiş toplanmış paket hizmet olarak sunuluyor..İşin duygusal tarafı da ölüyor haliyle..Hızlı tüketim dedikleri bu olsa gerek..
not: İstanbullu blog arkadaşlarım, arada bir denizin kokusunu içinize çekin benim için oldu mu:)

Wednesday, January 24, 2007

Hürriyet Ankara'da Geçen Hafta


Kocadan hoca olmaz lafı çok doğru bir lafmış meğer..Biz Bülent ile hayatımız boyunca iki konu dolayısı ile kavga ettik, ediyoruz..Birincisi çocukların bakımı ıvırı zıvırı nedeniyle, ikincisi ise bana trafikte araba kullanmayı öğretirken..Sanki kırk yıllık şoförüm..Hadi onu bırak
çevredeki arabaların sıkıştırması sonucunda acayip bir panikleme sorunum var. Elim ayağım titriyor kırmızı ışıkta ve de yokuş yukarı bir yerde arkama araba gelecek diye. Vitesle savaşmaktan, Bülent'e laf yetiştirmekten, trafik stresinden dolayı fenalık geldi içime..Şu anda sadece semtimizin sınırları içerisinde talim yapıyoruz..Bir de Pazar günleri akşam saatlerinde okul kampüsünde. 6 yıldır ehliyetim var ama bir arpa boyu yol katedemedim..Sanırım biraz cesaret lazım bana..Yoksa trafiğe kapalı alanların usta sürücüsü olarak kalacağım....

Saturday, January 20, 2007

Hakkımda Bilinmeyenler:)

Sevgili Tunç beni hakkımda bilinmeyen 5 şey konusunda mimlemiş. Bende geçmişte kalan ve hatırladığımda beni çok güldüren anıları, yazıları, çizimleri derleyip bu oyuna katılayım dedim..
İlk olarak yukarıda görmüş olduğunuz hikaye var. 8 ya da 9 yaşlarındaydım. Büyüdüğünde ne olacaksın diye sorduklarında "yazar olacağım" derdim bilmiş bilmiş..İlkokul defterlerimin arasında bulduğum bu korkunç hikaye sanırım o dönem çok popüler olan Kemalettin Tuğcu'nun etkisinde kalarak yazdığım birşey olmalı..Hele şu son sayfadaki illustrasyon gülmekten katılmama sebep oldu..Bu yazar olma hevesim neyse ki uzun sürmemiş yoksa Türk Edebiyatının durumu ne olurdu bilemiyorum:))

İkinci bilinmeyen gerçek...1986 yılında girmiş olduğum Anadolu Liseleri sınavında kopya çekmiştim..Bizim sınıfın büyük kısmı aynı sınıfta sınava girmiştik. Tam önümde de okul birincimiz var. O zaman ki çocukluk aşkım, ee o da benden hoşlanıyor tabi:)..Soruları çözüyor, kitapçığı benim göreceğim şeklide yana kaydırıp öksürüyor..sırf bende aynısını yapayım da aynı okula düşelim diye..Ben salağı ne yapıyor..Çok günah bişey ya kopya çekmek, sadece din sorularını kopya çekiyorum çocuktan. Din sorularına bakınca günah olmuyor tabi:) Böylece ilahi kopya anlayışım sayesinde çocuk Anadolu Lisesine ben ise Özel Liseye yollanıyoruz:))

Üçüncü bilinmeyen gerçek ise "nü" aşkım..yaklaşık 4 yaşlarındayım..O zaman ki en büyük hobim anneannemi çıplak çizmek..Hani misafir geldiğinde küçük çocuklara tembih edilir ya sakın ayıp şey söyleme, küfür falan etme diye..Benim annemde misafir geldiğinde bana "Sakın anneanneni çıplak çizme, hmmm!!" derdi:)) Öldürdüler o zamandan sanat aşkımı canım:)

Dördüncü gerçek ise küçükken çizimleri aşağıdan yukarıya ters yapmam..Herşeyiyle ters çizermişim..Çevirip bakarlarmış..Uzun süre anlayamamışlar neden böyle yapıyorum..Bende bilemiyorum açıkcası..Bir de okula başladığımda rakamlarıda aynalanmış gibi ters yazardım..Belki bununla bir alakası vardır..Zaten bu da ilkokul 2. sınıftan sonra kalmamış..Bazen ilkokul defterlerimi karıştırmak çok zevkli oluyor..O kadar komik yazılar, notlar, resimler var ki..İnsan bunları ben mi yapmışım diye şaşırıyor..

Gelelim beşinci gerçeğe... 9 yaşında bakkaldan şeker çalmıştım. Şeker bayramıydı..Bakkalımız koli koli şekeri tam giriş kapısına sıralamış. Bende ekmek almaya gelmişim..Adamcağız içeride yok..Bekle bekle gelmez.. Şekerlerde renk renk, kutu kutu..Dayanamayıp bir tanesini alıp yemiştim. Uzun süre vicdan azabı çekmiştim sonrasında. Hiç unutmam çilekli, şu sakız gibi olan şekerlerdendi.. Acaba çocukken bu şekilde hırsızlık yapmayan çocuk var mıdır? Merak ediyorum gerçekten..Aaa..şimdi aklıma geldi..annemle babamın ceplerinde kalan bozuklukları da aşırırdık abimle, hazine bulmuş gibi mutlu olurduk..Gidip gazoz alırdık o paralarla...

Sanırım bir günde bu kadar gerçek yeter:)) Bende bu oyunda Founta , Aslı ve Begüm'ü sobeliyorum..Hadi bakalım..Anlatmadığınız gerçekleri görelim:)))

Not: Geçen hafta sevgili Ycurl 'cum geldi bize:) Çok tatlı, adı gibi kıvır kıvır saçları var..Mutfak sohbeti yaptık bol bol..Ycurl'cum söz, gelecek sefer çok daha iyi şartlarda ağırlayacağım seni:) Evine dönmüşsün ne güzel..kocaman sevgiler:)

Wednesday, January 03, 2007

Meraklı Minik


Bu yıl benim için çok güzel başladı.
Hayatta en çok istediğim şeyler sırasıyla gerçek oldu. Üstte görmüş olduğunuz dergi Tübitak'ın okul öncesi çocuklar için çıkarttığı "Meraklı Minik" Ocak 2007'de yayın hayatına başladı. Ülkemizde bir ilk olan 3-6 yaş grubuna yönelik bir bilim dergisinde çizimlerimle yer almak inanılmaz bir mutluluk benim için.
Derginin bu ay için belirlediği konu "kar". Kar nasıl yağar, karda yapılan aktiviteler, kış sebzeleri, kış giysileri gibi konular çocukların sorarak, keşfederek, inceleyerek öğrenmesini destekleyecek şekilde işlenmiş.
Not: Kapak illustrasyonu Tülay Sözbir Seidel'e ait. Kendisi Meraklı Minik'in karakter tasarımlarını gerçekleştirmiş. Karamel, Çekirdek, Çakçak, Kırçıl ve Minik bundan böyle her ay farklı maceralar ile çocuklarla birlikte olacaklar:)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...